HOŞGELDİNİZ

HOŞGELDİNİZ

Şiir ve yazılar, doğadaki tüm enstürmanlar gibidir. Her yazılan duygudan, ayrı ayrı kulağa ritimsel notalar çıkartır. Bu notaları bilmeden, sadece müziğin ritminde kaybolup gideriz. // Evren Aydın





7 Kasım 2010 Pazar

MAVİ BİR ŞEHİR

                                                             MAVİ BİR ŞEHİR      

Pencerenin aralığından süzülen bir damla güneşin ve hafiften esen rüzgarın dudakları değiyordu odada ki perdeye. Açık kalan pencereden, sonsuz kumsalı seyre dalan gözlerde nice hasretlerin iç çekişleriyle, dalgalar vuruyordu yüreklere. Deniz, bütün asiliğini gösterircesine kıyıda biriktirmiş köpüklerini. Sahilde yürüyen bedenler umarsızca, koşar adımlarla yüreklerinde ki ateşi söndürmek istercesine, ufukta beliren gemiye yüklemişler çoktan hayallerini. Hep dönülmesi beklenen gemilerin ardından, mendiller sallanmış sevdicelere. Bir beyaz mendile sarılmış ümitler. Saklanmış sararana dek…
Milyonlarca kum tanesini avuçlayarak, elinde kalanları temizlemeden yüreğinin götürdüğü yıkık şehirde usulca ayak izlerini bırakarak terk edilir sonsuz kumsal. Sonra kulaklarda martıların çığlıklarıyla ürkerek, boşluklardan yuvarlanan ruhunun yeşilliğinden, bir martı çekip alır yeniden. Yine, yeniden yaşam denen labirent, sol yanının sızısıyla dolar.  Tıpkı gençliği gibi geride bırakmıştır sonsuz maviliği. Geçmişinde ki  özlemleri, martı kanadında salıverirken, her köşe başında saklı duran, bir ayrılık hikayesi dinler yalılardan.  Arnavut kaldırımlı sokağında bir çınarın gölgesinde dinlendirir koşan duygularını. Çınarın başında ona yarenlik eden bir çeşme; yaşadıklarını sunarken oluk oluk, nasibini almış buz gibi serinliğinden yüzüne değen bir gerçekle, kayboluşlarından uzaklaşır. Tütün saran ellerindeki o koku da kaybolmuştur. Gül kokulu bahçelerin sarhoşluğunu içine çekerek izlerini görürken ellerinde, dikenleri acıtmaz canını eskisi kadar. Bir panayır kurulur, rengarenk balonlarla bezenmiş. Ellerinden bırakır hepsini, korkularını ipine dolayarak birer birer özgürlüğe teslim eder. Geçmişinde ki bu yolculuk özgürlük arayışıdır aslında. Arşınladığı her sokakta ona sunulan bir gülümsemeyle karşılar masum bir çocuk. Minik ama bir o kadar cesur yürekli çocuk! Özgürlük kapılarını sonuna dek aralayarak sunar. Erguvan ağacından yaprak uzatır. Ya da begonvillerden bir demet. O en çok doğduğu evin bahçesindeki salkım söğüdü sevmiştir. Arkadaşlarıyla misket oynayıp, soluksuz koşturmalar sonrasında, altında huzur bulduğu tek özel ağaçtır onun için. İşte, bu salkım söğüt duygularının tek adresinde ve başında kavak yellerinin hoyratlığıyla, mavi bir şehirdi çocukluğu.    

Yazan: Evren Aydın.         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder